30 Nisan 2014 Çarşamba

Kitap Yorumu: Beyaz Kedi - Holly Black (Lanet İşleyiciler #1)


Her ailenin korkunç bir sırrı vardır.

Orjinal adı: White Cat (Curse Workers #1)
Tür: Paranormal, genç-yetişkin

Beyaz Kedi, Holly Black'in yazmış olduğu bir kitap. Zehir Yiyenler ve Diğer Hikayeler'i bu kitaptan önce okumuş ve yazarın kalemine hayran kalmıştım. Yine beni şaşırtmadı. Kitabı gerçekten çok sevdim. Nedenlerine gelelim.


Bir kere, kitap çok orjinal. Paranormal türündeki çoğu kitap; vampir, kurt-adam, cadı, peri ve melek beşlisi arasında dönüp duruyor. Özellikle de şu melek kitaplarının suyu çıktı artık. Fısıltı bir akım başlattı, hala da bitmedi ama konumuz bu değil. Goodreads'te arada bir paranormal veya supernatural etiketlerine bakıyorum, çoğu da bu saydıklarımla ilgili oluyor. Bu çok sinir bozucu bana kalırsa. Bir şey tutmuş, insanlar onu yazmaya devam ediyor. Eğer o türe bir farklılık getiremeyecekseniz hiç yazmayın daha iyi. Beyaz Kedi, Lanet İşleyiciler denen özel insanlarla ilgili. Bunlar tek dokunuşlarıyla şansınızla, duygularınızla, anılarınızla oynayabiliyor; bir taraflarınızı kırabiliyor ya da öldürebiliyorlar. Ha, benim gibi bunların gizli olduğu yanılgısına düşmeyin. İnsanlar bunların varlığından haberdar ve suikast için falan kiralıyorlar. Herkes eldivenle geziyor. Size eldivensiz gelen birini görmek demek kınından çıkmış bıçak görmekle eşdeğer.

Kitap erkek bir karakterin ağzından anlatılıyor. Bu paranormal türünde biraz nadir bir şey. Cassel'i çok sevdim. Hem komik, hem de güçlü bir karakterdi. Yalnız ilk başlarda biraz salaklık yaptı. Bana kalırsa 'o' kişinin kim olduğu gayet belliydi ancak Cassel bunu anlamamakta ısrar etti. Bunun dışında çok iyiydi ve zekiydi de.
Cassel
Olayların gidişatı şu şekilde: Cassel bir İşleyici ailesinde İşleyici olmayan tek kişi. Birkaç yıl önce en yakın arkadaşını öldürmüş ve hala bununla ilgili rüyalar görüyor. Bir gece kendini yatılı okulunun çatısında buluyor ve bu yüzden okuldan atılıyor. Dedesiyle kalmaya başlıyor. Tabi çocuk İşleyici olmadığı için biraz dışlanıyor ailede, yazııık.

Annesi de dolandırıcı, yakalanmış ve şu an hapiste ama olsun, ve bu huyu Cassel'e de geçmiş. Cassel yalan söylemenin, dolandırmanın inceliklerini biliyor. Kardeşleri Barron ve Philip ise... şey, ilk başta Philip'i pek sevmemiştim ancak Barron sempatik gelmişti. Ama sonra fikirlerim değişti. 
Barron
Lila ise biraz gıcıktı bence ve de fazla havalıydı. Sanki zorlama gibi. 
Lila
Kitap okuması çok zevkli, çok ilginç ve kesinlikle sıkmayan bir kitap. Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. O sondan sonra yazara saydırabilirsiniz. Yine de ikinci kitabın daha güzel olacağını tahmin ediyorum. (Umuyorum.)


Kitap Lanet İşleyiciler (Curse Workers) serisinin 1. kitabı. Seri bir üçleme ve diğer kitapları da hemen okumak istiyorum. Neyse ki ülkemizde 3 kitabı da çıkmış. Birbirinden güzel kapakları var. DEX bizde ilk çıkan kapağı kullanmış, o da fena değil ama diğerlerinin yanında kötü kalıyor bence.



Sonuç olarak: OKUYUN.

28 Nisan 2014 Pazartesi

Kitap Tanıtımı: The Young Elites - Marie Lu


Kullanılmaktan, incinmekten ve reddedilmekten bıktım.

Adelina Amouteru kan ateşinden kurtuldu. On yıl önce, ölümcül hastalık ülkesini kasıp kavurdu. Hastalığa yakalananların çoğu öldü. Hayatta kalan çocukların çoğunda ise garip işaretler belirdi. Adelina'nın siyah saçları gümüş rengine dönüştü, kirpikleri soluklaştı ve eskiden sol gözünün olduğu yerde şimdi sadece pürüzlü bir yara var. Zâlim babası onun bir malfetto, nefret edilmesi gereken bir şey olduğunu; aile adını lekelediğine ve zenginliklerine engel olduğunu düşünüyor. Ancak hastalıktan kurtulan bazılarının yaralardan başka şeylere de sahip olduğu dedikodusu dolanıyor - gizemli ve kuvvetli güçlere sahip olduklarına inanılıyor. Kimlikleri gizli olsa da onlara verilen bir isim var: Genç Elitler.

Teren Santoro kral için çalışıyor. Sorgu Ekseni'nin Lider'i olarak onlar ülkeyi yok etmeden önce Genç Elitleri  bulmak ve yok etmek onun işi. Genç Elitlerin tehlikeli ve kinci olduklarına inanıyor ama sırların en karanlığını taşıyan Teren'in kendisi olabilir.

Enzo Valenciano Hançer Topluluğu'nun bir üyesi. Genç Elitlerin bu gizli tarikatı kendileri gibi olanları Sorgu Ekseni bulmadan önce bulmaya çalışıyor. Ancak Hançerler Adelina'yı bulduğunda, güçleri daha önce gördüklerine hiç benzemeyen biriyle keşfediyorlar. 

Adelina, Enzo'nun onun tarafında olduğuna, gerçek düşmanın Teren olduğuna inanmak istiyor. Fakat bu üçünün yaşamları hepsi kendi farklı ve kişisel savaşını verirken beklenmedik şekilde çarpışacak. Hepsinin emin olduğu tek bir şey var: Adelina'nın bu dünyaya ait olmaması gereken güçleri, kalbinde intikamcı bir karanlık ve ona kötü davranmaya cüret eden herkesi yok etme isteği var. 

Şimdi kullanma sırası bende. İncitme sırası bende.

***

'Efsane' ile tanıyacağımız yazar Marie Lu, 2014 Ekim'de fantastik ve distopik bir seriyle geri dönüyooor!!! Kitabın konusu gerçekten çok ilginç ve Efsane'yi Pegasus çıkaracağı için bu kitabı da çıkarırlar diye düşünüyorum (umuyorum). 

NOT: Arada ilgimi çeken kitapları ve konularını paylaşmak için bu tarz yazılar yazacağım. Çeviri falan bana ait :P Sizin de merak ettiğiniz kitaplar varsa yorum bırakabilirsiniz.

Marie Lu'nun kitap için yaptığı çizimlerden biri :)
  

25 Nisan 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Zehir Yiyenler ve Diğer Hikayeler - Holly Black


Fantastik yaratıklar hiç bu kadar karanlık olmamıştı.


Orjinal Adı: The Poison Eaters and Other Stories
Türü: Genç-yetişkin, dark fantasy, paranormal

Zehir Yiyenler ve Diğer Hikayeler, Holly Black'in 12 kısa hikayesinin bir birleşimi. Oldukça da ince bir kitap, yaklaşık 200 sayfa. Hemen okunuyor haliyle. Genel olarak düşüncem, ortalama bir kitaptı. Her hikaye birbirinden bağımsız ve çoğu farklı konularda. Yalnızca perileri konu alan birkaç tane var. (Ki bunların büyük bir hayranı değilim.) Kitaptaki her hikayeye tek tek yorum yapmayacağım tabi ki, ancak sevdiğim birkaç tanesine değinmek istiyorum. 


(Bahsi geçen kitap)
Soğuk Kasaba'daki En Soğuk Kız
Bir zombi hikayesi düşünün. Zombileri vampirlerle değiştirin. Soğuk Kasaba denen karantina merkezleri hayal edin. İşte bu dünyadasınız. Vampirizm bir hastalık, bir kez ısırılırsanız ve seksen sekiz gün içinde kan içerseniz vampir oluyorsunuz. Holly'nin aynı zamanda bu hikayedeki dünyada geçen ancak farklı olayları anlatan aynı isimli bir kitabı da var. Umarım DEX onu çıkarır. 





Talihin Dönüşü
Kitap Nikki isimli kızımızın dilekleri geçrekleştiren tuhaf bir adamla karşılaşmasını konu alıyor. Ancak bunun için bir bedeli var. Arka kapakta da dediği gibi: 'Şeytanla girişilen bir yemek yeme yarışı'







Köpek Kral
Bu hikaye kurtadamları farklı bir şekilde konu alıyor. gerçekten çok hoşuma gitti. Kitap olmasını isterim doğrusu.






Kağıt Makası Keser
Aaaaaaah kesinlikle en yaratıcı hikayelerden biriydi. Bunun kitabını yaz Holly! Kitapların içinden bir şeyler çıkaran ya da bir şeyleri içlerine koyan insanlar var burada. Mutlaka okumalısınız.




Zehir Yiyenler
Kitaptaki son, aynız amanda kitaba adını da veren, hikaye. Pek beklediğim gibi değildi. Ancak konusu çok ilginçti. Dokunuşları ölümcül olan üç kız kardeşi anlatıyor. (Juliette, is that you?)





Genel Yorumum
Bunların hepsi hikaye, roman değil. Bu yüzden olaylar daha hızlı, karmaşık olabiliyor. Karakterler de öyle. Çünkü fazla tanıtılmıyor hiçbiri. Yine de güzel bir kitap. Sadece dediğim hikayeler için bile alabilirsiniz :P D&R'da (henüz bitmediyse) 9.90 olan kitaplardan biriydi. Fırsat bu fırsat, alın bence! 






22 Nisan 2014 Salı

Kitap Yorumu: Anna Kan Giyinmiş Kız - Kendare Blake (Anna #1)


Düşünceler zamanla bulanıklaşıp kaybolur ama gözler hiçbir şeyi unutmaz.

Orjinal adı: Anna Dressed In Blood (Anna #1)
Tür: Genç-yetişkin, paranormal, korku



Blogdaki ilk kitap yorumunun sevdiğim bir kitaba olmasını istedim. Şimdi bu sene okuduğum en iyi kitaplardan birinin yorumuyla karşınızdayım :)

Kitap bir hayalet avcısı olan Cas'in hikayesini anlatıyor, tam adıyla Cassius. Babası da aynı işi yapıyormuş ve görevlerinden birinde öldürülmüş. Cas de onun bıçağıyla işini devam ettiriyor. İşi yaparken bir de babasının katilini takip ediyor. Niyeti bir gün onu öldürmek. Gelen ihbarlara göre annesi ve hayalet bulucu kedileriyle birlikte ülkeyi gezip sorun çıkaran hayaletleri bir bir öldürüyor Cas. Anna'nın ihbarını alınca bu işi çok yapmak istiyor ve onun yaşadığı yere taşınıyorlar. Annesi de bir cadı bu arada. Bu kitap bazı yönleriyle çok nadir:

1) Çok muhteşem.
2) Ana karakteri erkek olan bir paranormal.
3) Vampir vs. bulaştırmadan hayaletleri anlatıyor.

4) Çok muhteşem.
5) İçinde hayaletler + büyü var.
6) Çok muhteşem olduğunu söylemiş miydim?

Anna yıllar önce okul balosu gecesi boğazı kesilerek öldürülmüş. O kadar çok kanı akmış ki elbisesi kıpkırmızı olmuş. Lakabını da buradan alıyor zaten. Ayrıca evine giren herkesi öldüren çok güçlü bir hayalet. Ortadan ikiye ayırıyor falan. Ancak Cas'in hayatını bağışlıyor ve Cas belki de Anna'nın hiç de düşündüğü gibi bir hayalet olmadığını fark ediyor.



Cas aslında öldürme işlerine normal insanları bulaştırmıyor ancak kötü bir şaka sonucu kendini Anna'nın evinde bulunca haliyle başkaları da olaya dahil oluyor. Bunlardan biri Carmel, ilk başlarda biraz hoşlaştılar sanki ama arkadaş olmaları daha iyi bence. 

Öncelikle Cas'i çok sevdim. Güçlü bir karakter ve gerektiği yerde de komik. Anna'ya, ya da yerel halkın tabiriyle Kan Giyinmiş Anna'ya, da hayran kaldım. Kız çok havalı bir kere. Ayrıca kötü gözükse de öyle değil ve o tarafından bakınca çok sevilesi. Thomas da çok şirindi. Bu şahıs değişik bir insan, biraz cadı gibi. İkinci kitapta daha çok rolü olacağını düşünüyorum. 

Kitap genel olarak hiç temposunu düşürmüyor, sürekli bir aksiyon ve gizem var. Hele sonlara doğru aksiyon tavan yapıyor ve hiç beklenmeyen şeyler oluyor. Arada hayaletler hakkında verilen küçük bilgiler de kitaba renk katmış bence. 

Kitap Anna serisinin ilk kitabı. İkinci -ve son- kitabı Girl of Nightmares (Kabusların Kızı) yurtdışında çıktı. Martı yayınlarının da bizi çok bekletmeyeceğini düşünüyorum.



Son olarak kapağa değinmek istiyorum. Orjinal kapağı aşırı beğeniyorum ve her zaman orjinal kapaklardan yanayım. Ancak Martı'nın yaptığı kapağı gayet hoş buldum. Kitabın genel atmosferini yansıtıyor ve başka bir yayınevi olsa çok daha kötü olabilirdi. Ayrıca iç baskı ve çevirisiyle bunu kapatıyordu.

Sonuç olarak Anna, paranormal seviyorsanız mutlaka okumanız gereken bir kitap :)




20 Nisan 2014 Pazar

Film Yorumu: Uyumsuz (Veronica Roth'un aynı isimli kitabından)


Uyumsuz'a daha dün gittim, yorumu taze taze yazayım dedim.

Uyumsuz, Veronica Roth'un aynı adlı kitabından uyarlanmış bir distopya. Film yorumunu okuyorsanız, kitabı büyük ihtimalle okumuşsunuzdur ancak konusundan kısaca bahsedeyim. İnsanlar beş topluluğa ayrılmış: Bilgelik, Fedakarlık, Dostluk, Dürüstlük, Cesurluk. Herkes on altı yaşına geldiğinde bir topluluğu seçmek ve hayatının sonuna kadar orada kalmak zorunda. Bir de Uyumsuzlar var. Hiçbir topluluğa uymuyorlar ve bu yüzden tehlikeliler. Hikayemiz de Tris'in test gününde başlıyor. Bu test hangi topluluğa uygun olduklarını belirliyor, Tris ise Uyumsuz çıkıyor. Tabi ki bu bir sorun, böylece aksiyon da başlamış oluyor. 





Film yorumu kitabı okumayanlar için büyük spoiler içerecek, benden söylemesi.

Uyumsuz'u çok sevdim; hem kitabı, hem filmi. (Tabi kitabın yeri her zaman başkadır.) Film kitaba oldukça bağlı kalmıştı. Ancak beş tane büyük eksik gördüm: 

1) URIAH, Lynn, Marlene yoktu. 

Aşağıda film spoilerları var 
2) Peter'ın Edward'ı gözünden bıçaklaması yoktu.
3) Cesurluk keki yoktu.
4) Ailelerle görüşme günü yoktu. (Neyse ki bunu telafi etmişlerdi.)
5) Bir de Tris ve Dört'ün ilk öpüşmesi de kitaptan farklıydı. 
Bunun dışında ufak tefek sahneler değiştirilmişti ancak olmamaları beni üzen bu beşi oldu. 
(Bu şekilde yazınca çok olumsuz durmuş ama gerçekten öyle değildi.)

NOT: Uriah ikinci filmde kadroya dahil olacak. Çekimler Mayıs'ta olduğu için yakında cast seçimi de yapılır.

Filmde bazı detaylar değiştirilmişti. Mesela meşhur paintball sahnesinde gerçek kurşun acısı veren ancak birkaç dakikada geçen iğneler kullandılar. Bu gayet hoştu bence.
Film spoilerı sonu



Aynı zamanda Tris ve Dört'ün ilişkisi kitaba göre daha geri plandaydı. Kitap uzun, bu nedenle filme aktarılırken bazı şeylerin geri planda kalması gayet doğal.

Oyunculara gelirsek, Shai ve Theo'dan Tris ve Dört olmaz diyen arkadaşlar, yanıldınız. Gayet de güzel oldular. Shai'nin Al'e sinirlendiği yerdeki ve Tris'in annesi öldüğü zamanki oyunculuğuna hayran kaldım. Theo da gayet iyiydi. Eric de o sadist görüntüyü veriyordu gerçekten. Kısaca hepsi çok iyiydi.

Favori sahnem? Büyük ihtimalle binadan aşağı kaydıkları sahne. Burada keşke film 3D olsaymış dedim.

Müzik seçimleri de harikaydı. Hele o sonda çalan 'Beating Heart'. Uyumsuz harika bir film olmuş. Ateşi Yakalamak'tan sonra en sevdiğim ikinci uyarlama :)




NOT: Film puanlamalarımı 10 puan üzerinden yapacağım. 


Merhaba Blog Dünyası!


Merhaba, benim adım Yiğit. Eskişehir'de yaşıyorum. Kitaplar ve diziler hayatım. Distopya aşığıyım. Benim hakkımda bilmeniz gerekenler bunlar diyebilirim. 

Ha, bir de şu var: Arkadaşım Alican'la birlikte bir blog işletiyorduk. Adı İki Fanboyun Günlüğü'ydü. Ancak blogları ayırma kararı aldık. O kendi işini fanboyungunluguu.blogspot.com'da devam ettiriyor. Ben de burada. O eski blogu devraldı. Bu yüzden takipçiler falan onda kaldı. Bu yüzden sağ taraftan benim takipçi kısmıma el atsanız fena olmaz hani.

Blog daha çok yeni. Gittikçe iyileşeceğini umuyorum. 

Ayrıca Kitap Kurtları Blog Turları'na katılıyorum! Daha yeni ve daha iyi olarak geri döneceğiz. Bizi bekleyin.

Takip edin. Okuyun. Arkadaşlarınızı çağırın. Bana yardım edin. Umarım eğleniriz!

Facebook sayfam: Okumak İçin Doğdum (Lütfen buradan da takip edin!)